Sultanlar ve şehzadeler şehri olan Trabzon, fethedildiği 1461 yılından itibaren Osmanlı’nın en önemli ilim ve kültür merkezlerinden biri haline gelmiştir. Nice devlet ve ilim adamını ağırlamış, nicesine anavatanlık yapmış, nicesine de ilham kaynağı olmuştur. Bu devlet adamlarının başında Trabzon Fatihi Fatih Sultan Mehmet gelir. Onu, 24 yıl Trabzon sancak beyliği yapan Yavuz Sultan Selim takip eder. Ardından Trabzon’da doğan, çocukluğunu ve tahsil hayatının önemli bir kısmını Trabzon’da geçiren Kanuni Sultan Süleyman gelir. Başta bu üç büyük devlet adamı olmak üzere diğer idarecilerin de Trabzon’u önemli bir merkez olarak görmeleri, Trabzon’da dinî, ilmî ve edebî bir muhitin oluşmasına zemin hazırlamış, ilim ve Kur’ân ehli olan nice Trabzonlunun yetişmesine vesile olmuştur.
Nitekim Trabzon’un fethinden sonra şehir merkezinde Fatih Sultan Mehmet Medresesi, İmaret (Hatuniye) Medresesi, İskender Paşa Medresesi, Hamza Paşa (Küçük İmaret) Medresesi, Saraçzade Medresesi, Pazarkapı Medresesi, Müftü Camii Medresesi, Zeytinlik Camii Medresesi ve Çarşı Camii Medresesi gibi çok sayıda medrese inşa edilmiş, şehre bağlı kazalarda ise onlarca medrese kurulmuştu. Ayrıca Osmanlı döneminde dârülkurrâ adıyla anılan ilk yapı, Trabzon’da kurulan Fâtih Dârülkurrâsı idi. Bu yapı ile eşzamanlı olarak bir de Amasya’da dârülkurrâ açılmıştı. Hâtûniye Dârülkurrası ile İskender Paşa Dârülkurrası ise Trabzon’da kurulan diğer meşhur hafızlık ve kıraat merkezleri idi. Bu medreselerde ve dârülkurrâlarda onlarca müderris, binlerce talebe bulunmaktaydı.
XVI. yüzyılda Kanuni’nin süt kardeşi olan Müderris Yahya Efendi, Mehmed Sırrî Efendi, Muhammed Maruf Ârifî, XVII. yüzyılda Ahmed b. Ali, Mehmed b. Hafız Ömer, Mehmed Nazmi Efendi, XVIII. yüzyılda Bilal Efendi, İsamil b. Ali el-Paçanî, İlmî Ahmed Çelebi, Kösec Ahmed Efendi, Muhammed Medenî et-Trabzonî, Süleyman b. Ömer Efendi, XIX. yüzyılda Şeyhülislam Şatırzade Mehmet Arif Efendi, Süleymân Tâlib Efendi, Şâkir Ahmet Paşa, Hafız Zühdî Efendi, Yusuf Şevki Efendi, Mehmed Emin el-Ofî, Çizmecizâde Hoca Hüsnü Efendi, Tayyibzâde Hafız Mehmed Zühdî Efendi, Bakkalzade İsmail Hakkı Efendi, Kazasker Mahmut Kamil Efendi, XX. yüzyılda İbrahim Cûdî Efendi, Çalekli Hacı Dursun Efendi, Hacı Ferşat Efendi, Hacı Hasan Efendi, Haçkalı Hoca Efendi, Mehmet Rüştü Aşıkkutlu, Mahmut Celalettin Ökten, Hafız Ali Haydar Özak, Asker Hafız, Hasan Tahsin Şentürk, Hacı Ziya Habiboğlu, Ali Rıza Öztürk, Ahmet Yaşar Efendi, Mahmut Efendi, Bekir Topaloğlu gibi hoca efendiler Trabzon’da kurulan bu eğitim kurumlarında yetişen âlim ve kurrâlardan sadece birkaçıdır.
Bunlara ilaveten Osmanlı döneminde Huzur Dersleri’ne katılan çok sayıda Trabzonlu âlim de bulunmakta idi. Bu âlimler, şeyhülislam tarafından seçilip padişaha teklif edilir, ve padişah tarafından onandıktan sonra her yıl ramazan ayının belirli günlerinde, padişahın huzurunda yapılan derslere hoca sıfatı ile katılırlardı. Bu derslere katılan Trabzon uleması, ilk tahsillerini Trabzon’da yaptıktan sonra İstanbul rüûsunu elde etmiş üst düzey hoca efendiler idi. Merhum Mehmet Süreyya’nın Sicill-i Osmanî isimli muazzam eseri sayesinde şu ana kadar isimleri tespit edilebilenler şunlardır: Akçaabatlı Mustafa Efendi, Oflu İsmail Efendi, Oflu Mahmut Kamil Efendi, Oflu Zeynelabidin Efendi, Sürmeneli İbrahim Efendi, Sürmeneli Mustafa Efendi, Sürmeneli Ömer Efendi, Trabzoni Mehmet Efendi, Trabzonlu Abbas Şükrü Efendi, Trabzonlu Ahmed Raşit Efendi, Trabzonlu Ahmet Hulusi Efendi, Trabzonlu Ali Alaeddin Efendi, Trabzonlu Ali Bahri Efendi, Trabzonlu Ali Rıza Efendi, Trabzonlu Hafız Esad Efendi, Trabzonlu Hasan Efendi, Trabzonlu Hüseyin Avni Efendi, Trabzonlu İsmail Efendi, Trabzonlu İsmail Hakkı Efendi, Trabzonlu Mehmet Efendi, Trabzonlu Muhammed Efendi, Trabzonlu Mustafa Efendi, Trabzonlu Mustafa Efendi, Trabzonlu Numan efendi, Trabzonlu Osman Azmi Efendi, Trabzonlu Seyyid Hasan Hüsnü Efendi, Trabzonlu Süleyman Vehbi Efendi, Trabzonlu Süleyman Vehbi Efendizade Muhammed Hamdi Efendi. Bunların her birinin hayatlarının müstakil olarak ele alınıp incelenmesi önem arz etmekte olup ayrı bir çalışmayı gerektirmektedir.
Trabzon şehri, tarihin her döneminde Kur’ân’a hizmet konusunda ülkemizin diğer bölgelerine göre bir adım önde olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Bu şehirde yetişen talebeler Türkiye’nin dört bir yanına dağılarak gittikleri yerlerde de Kur’ân’a hizmetin öncülüğünü yapmışlardır. Bu durum Osmanlı döneminde böyle olduğu gibi Cumhuriyet döneminde de böyledir. Hattâ Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte ve Cumhuriyet’in bilhassa çalkantılı ve yasaklı dönemlerinde de din ve Kur’ân eğitiminin sürdürülmesi, gelecek nesillere aktarılması konusunda Trabzon halkının ve ulemasının son derece üstün gayretleri ve büyük fedakârlıkları olmuştur. O kadar ki, ülkenin birçok yerinde, durma noktasında gelen dini faaliyetler, Trabzon’da kesintisiz bir şekilde devam etmiş ve bu yöre din eğitimi açısından ülkenin adeta lokomotifi olmuştur. Trabzon uleması, özellikle köylerdeki camilerde ve medreseye dönüştürdükleri evlerde yetiştirdikleri hafız ve hocalarla ülkenin din adamı ihtiyacını karşılamada önemli bir boşluğu doldurmuşlardır. Günümüzde de şehrin dört bir yanında hizmet vermekte olan onlarca Kur’ân Kursu, vakıf ve dernekler sayesinde bu faaliyetler yoğun bir şekilde devam etmektedir. Ayrıca ülkemizin farklı şehirlerinde Kur’ân ve din hizmetlerini verenlerin önemli bir bölümünün Trabzonlu hoca efendiler ya da onların talebeleri olduğu hususu da göz ardı edilmemelidir. Bizler de buradan hareketle, fetihten günümüze gelinceye dek İslâm dininin yaşanması, yayılması, korunması ve gelecek nesillere ulaştırılması konusunda gayret sarf eden Trabzon ulemasının kimler olduğunu, ne gibi faaliyetler yürüttüklerini ortaya çıkarmak, onları günümüz insanına tanıtmak ve bizden sonra gelecek olanlara değerli bir miras bırakmak için böyle bir çalışma yapmaya karar verdik.
Bu çalışmayı yaparken, Kur’ân’a herhangi bir şekilde hizmet edenleri genel olarak “Kur’ân Hâdimleri” diye isimlendirdik. Bu isimlendirmeyi yaparken de, söz konusu zatların, hizmet konusunda ön plana çıktıkları alanları dikkate alarak şöyle bir tasnifte bulunduk:
Bu sınıflandırma, ilgili zevâtın daha çok ön plana çıktıkları alanlar dikkate alınarak yapılmış olup, herhangi bir şahsın, temayüz ettiği alanın dışındaki alanlarda zayıf veya yetersiz olduğu anlamına asla gelmemektedir.
Kitabımıza, Osmanlı dönemi ve sonrasında, Kur’ân-ı Kerim’e hizmet etmeyi temel gaye haline getiren ve vefat etmiş olan ayrıca bu çalışma ile eşzamanlı olarak yürüttüğümüz belgesel çekimlerine konu olan Trabzonlu bazı önemli şahsiyetleri alabildik. Zira bu zatların hayat hikayelerinin, ilmi kişiliklerinin kayıt altına alınması büyük bir önem arz etmektedir. Bu yüzden bu konularda çeşitli ilmi ve akademik çalışmaların yapılması elzemdir. Gerçi son zamanlarda Trabzonlu belli zatları merkeze alan kitap, tez, makale ve tebliğ düzeyinde bazı akademik çalışmalar yapılmıştır. Ancak kanaatimize göre bu çalışmalar henüz yeterli düzeyde değildir. Bununla birlikte şunun da ifade edilmesi gerekir ki söz konusu çalışmaların yapılmış olması son derece önemli ve sevindiricidir. Bu manada Trabzonlu Kur’ân Hâdimleri ile ilgili bir belgesel çekilmesine ve bu kitabın hazırlanmasına öncülük eden ANADER başkanı Sayın Asım AYKAN beye ve dernek yönetimine teşekkür ederiz. Bu çalışmaların artarak devam etmesi dini, tarihi ve kültürel mirasımıza sahip çıkmak adına gereklidir ve teşvik edilmelidir. Zaman ve imkân darlığı nedeni ile bu esere alınamayan Trabzonlu diğer Kur’ân Hâdimlerinin hayatlarının incelenmesi de ayrı bir çalışma olarak mutlaka yapılmalıdır. Bu vesile ile vefat etmiş olan Trabzonlu Kur’ân Hâdimlerine Allah’tan rahmet, hayatta olanlarına sağlıklı, bereketli ve uzun ömürler dileriz.
Yapmış olduğumuz çalışmayı faydalı kılmasını Yüce Allah’tan niyaz ederiz.